Toplumcu Türk edebiyatı, 1920’lerin sonlarından 1980’lerin başlarına kadar yaklaşık 60 yıllık süreç boyunca, Türkiye’de ana akım edebî yollardan birini temsil etmiştir. Nâzım Hikmet ve ardından gelen veya onun bir şekilde etkisini taşıyan Sadri Ertem, Sabahattin Ali, Suat Derviş, Attilâ İlhan, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Ataol Behramoğlu, Erdal Öz, Sevgi Soysal gibi isimlerin eserleri, bu sürece damgasını vurmuştur. Hatta bu isimlerden bazıları, özellikle Nâzım Hikmet ve Yaşar Kemal uluslararası bir üne kavuşmuş; eserleri pek çok yabancı dile çevrilmiştir. Fakat toplumcu estetiğin Türk edebiyatındaki macerası, bu yaklaşık 60 yıllık süreçten ibaret değildir. Edebiyat tarihlerinde veya eleştiri metinlerinde hiç veya yeterince söz konusu edilmese de bir “tarih öncesi” vardır. Bu “tarih öncesi”nde de Rasim Haşmet, Yaşar Nezihe Bükülmez, Ahmed Rıfkı, Kerim Sadi, Abdülaziz Mecdî Tolun, Feyzullah Sacit Ülkü, Memduh Necdet, Cevdet Ali, Lemi Nihad gibi isimlerin -ki bu isimlerin birkaçını Metin Kayahan Özgül “Ehl-i İştirakkiyyûn” şeklinde tarif ederek eserlerini antolojisine almıştır - ürettikleri toplumcu metinlerle somutlaşan bir doğuş süreci veya evresi vardır.