Son yıllarda her alanda ve her sektörde yaşanan yoğun rekabet ve pazarlama anlayışında yaşanan değişimler işletmeler açısından tüketici odaklılığı ve tüketici ile iletişimi zorunlu kılmaktadır. Bu durum ürün ve hizmet üreten tüm sektörlerde olduğu gibi turizm sektöründe de tüketicilerin yani turistlerin isteklerini, ihtiyaçlarını ve beklentilerini ürünlerin üretim ve sunum süreçlerinde dikkate alınması gereken en önemli faktörler haline getirmiştir. Turistlerin ürünlerden ve hizmetlerden memnun kalmaları ile geleceğe yönelik eğilimleri ve davranışları arasında bir ilişki söz konusudur. Hem bu ilişkinin varlığı hem de pazarlamanın etkin bir şekilde yürütülebilmesi turistlerin beklentilerinin anlaşılmasını gerektirmektedir. Teknolojik gelişmeler ve küreselleşme dünyanın her noktasının bilinir hale gelmesine ve ulaşılabilir olmasına katkı sağlamıştır. Uzak ve o kadar zamanım yok! gibi ifadeler çok geride kalmıştır. Artık en uzak mesafeler bile hem zamansal hem de ekonomik açıdan tasarruf sağlayacak şekilde farklı ulaşım araçlarıyla kat edilebilmektedir. Bu da daha çok turisti, ziyaretçiyi, yatırımı, ilgiyi ve talebi kendisine çekmek isteyen ülkeler, bölgeler, kentler, köyler kısacası destinasyon olarak adlandırabilecek alanlar için yoğun bir rekabetin yaşanmasına neden olmaktadır. Sanayi Devrimi ile başlayan ancak 2000’li yıllarla birlikte zirveye ulaşan bu rekabet ve yarış, her pazarı, ürünü, hizmeti ve sektörü içine çekmektedir. Bu rekabet ve yarış ortamında destinasyon ve turistler arasında kurulacak uzun vadeli ve sadakat temelli bir ilişki oldukça önemlidir.