logo

Türk Halk Edebiyatına Giriş

Ürün Kodu: 9786054454112
Yazar: Erman Artun
₺320,00
Edebiyat bir ulusun veya bir dönemin yazar ve şairlerinin ürettikleri eserlerdir. Edebiyatın bir kitabın içinde biçimlenen başlı başına bir etkinlik olarak kavranması daha sonraki bir olgudur. Yazıyı henüz bilmeyen ilk uygarlıklar heyecan ve kültür miraslarını sonraki kuşaklara sözlü olarak aktarmıştır. Kulaktan kulağa taşınan masallar anlatılar bir topluluğun belleği bir halkın uyduğu kuralların kutsal mirasıdır. Edebiyat yalnızca bir kişinin ürünü olmadan önce topluluğun gelenekleri içinde barındırılırdı.
Edebiyat insanları duygu düşünce ve hayal bakımından yüksek bir kültüre eriştirmeyi amaçlayan eğitici öğretici bir bilim ve sanattır. Edebiyat tarihi kendi alanına göre sözlü ve yazılı ürünleri sanatçıları akımları ve kuralları inceleyip değerlendiren bilim dalıdır. Edebiyatın gelenek-görenek taşıyıcılığı işlevinin yanında kültürel bağlantı ve süreklilikleri sağladığı da bilinen bir gerçektir.
Edebiyat kelimesi yazıya dayanan anlatım biçimini gösterir. Oysa en eski ürünler konuşmaya ve görüntüye dayanan anlatılardır. Efsaneler masallar folklor ürünleri olan her çeşit gelenek halkların ilkel düşüncelerini aktaran sözlü edebiyat ürünleridir.Bütün sanat ürünleri toplumsal hayatta duygu ve düşünce beğeni ve inanç ideal ve coşku birliği yaratmayı toplumu ortak ölçülerde kaynaştırmayı amaç edinmiştir. Uygarlık düzeyi yaratılan toplumsal kurumların değer bileşkesi olduğu için dil ve edebiyat da doğduğu çağın ve ulusal uygarlık özelliklerinin kesin bir belgesidir.
Birçok kuram şiirin doğuşunu ilk insan topluluklarına kadar götürür. İlk insanın doğa ile mücadelesinde korku hayranlık yüceltme kaçış gibi türlü ruhsal devinimler vardır. Büyü ve taklit (mimesis) ile başlayan ilkel din törenleri şiirin de yaygınlaşmasını sağlamıştır. Yaşama biçimlerinin değişimi üretim - tüketim ilişkileri eylem ve müzikle bezeli şiir türlerini doğurmuştur. Törenlerdeki kalıpsal tekrarlar doğaçlama söyleyişler epope ve mitoloji şiirle iç içe olmuştur. İnsan duygulanmalarına paralel olarak şiir lirik epik dramatik didaktik pastoral ve satirik olmuştur. Şiir bütün ilkel toplulukların edebiyatlarında önce mitolojik kimlikle başlar daha sonra dinî kimliğe bürünür. Toplumsal gelişme daha ileri basamağa ulaşınca dinî konular yerlerini dinî olmayan konulara bırakır. Bu durum Türk şiirinde de görülür. Başlangıçtaki destanî şiirler dinî şiirlere dönüşmüş daha sonraları da her konu şiirin alanına girmiştir.

Son görüntülenen ürünler

Whatsapp Destek Hattı