1900’lerin başında Sultan II. Abdülhamid’e karşı meşrutiyet çağrıları yükselirken, Osmanlı Devleti’nin hemen yanı başındaki İran’da da benzer talepler yükseliyordu. Avrupa’da eğitim almış İran aydınları, siyasi otoritelerin bütün çekince ve itirazlarına rağmen dünyanın hızla değiştiğini ve İran’ın buna ayak uyduramadığını dile getirmeye başlamıştı. Aydınların bir kısmı İslam’a dayalı bir yönetim sisteminin benimsenmesi gerektiğini savunurken, diğerleri de ulemanın desteğini alarak Batı medeniyetinin nüvelerinin benimsenmesi taraftarıydı. Avrupa’daki gelişmeleri yerinde gözlemleyebilen Nasırüddin Şah ve Muzafferüddin Şah dönemlerinde devletin çeşitli kademelerinde görev alan Mirza Melkum Han, ikinci cenahın taleplerini tatbik etmeye çalışıyordu. Avrupa başkentlerindeki elçilik ve diplomatlık faaliyetleri ile İran meşrutiyet hareketinde oynadığı rol sayesinde hem devletin hem de toplumun gözünde önemli bir konuma erişen Melkum Han, İran’da mason locası açıp piyango imtiyazı elde ederek sahip olduğu saygınlığı kaybetmesine rağmen zorlu bir sürecin sonunda eski ününe kavuşmayı da bildi. İlim, ahlak, toplum yapısı ve iktisat üzerine yazdığı risaleleriyle İran halkını Avrupa tipi bir medeniyet usulüyle bilinçlendirmeye çalışan Melkum Han’ın macera dolu hayatı, Mikail Devebakan’ın kalemiyle okuyucularla buluşuyor. |