Dünden bugüne Kaşağı, Diyet, Pembe İncili Kaftan, Başını Vermeyen Şehit okunmaya devam ediyorsa, bu, onun coğrafyasına ve tarihine olan aşkıyla birlikte, insanı iyileştiren ‘değer’ler karşısındaki tavrıyla da ilgilidir. Evet, “Türk hikâyeciliğinde Ömer Seyfettin önemli bir basamak... Çünkü onun hikâyesi, tarihi henüz çok yeni olan ′Avrupai Türk Hikâyesi’nde başlı başına bir aşamadır. O, günlük hayattaki sıradan, basit olaylardan yakaladığı ufacık konuları hikâye haline getirmeyi bilir. Onun bu gücü, realizm (gerçekçilik) anlayışı ile klasik hikâyede ilerleyişiyle devam eder.”