Yaşıyor! Ama kalbi yanlış yerde.
Stella Cross'un kalbi zehirliydi. Organ nakli listesindeki sancılı bekleyişin ardından artık sadece on sekizinci yaşını görebilmeyi umuyordu. Fakat mucize gerçekleşmiş ve kendisini yaşatacak kalbe sonunda kavuşmuştu. Tüm kaybettiklerinin acısını çıkarırcasına hayata tutunsa da tuhaf yan etkiler ortaya çıkmıştı: kâbuslar halüsinasyonlar ve her gün tam 17:08'de vücudunu kasıp kavuran bir sancı.
Sınıfına yeni gelen ve bir anda herkesin gözdesi olan Levi Zin'le tanıştığında kalbinin ilk kez böyle delice çarptığını hissetmişti. Korkularına şüphelerine geçmek bilmeyen kan kokusuna rağmen ruh eşini bulduğuna ve acılarını yalnızca onun dindirebileceğine inanıyordu.
Ne de olsa kalp asla yalan söylemezdi... değil mi?