Sun Tzu yirmi beş asır önce Savaş Sanatı adlı eserinde "Eğer hem kendini hem de düşmanını tanımıyorsan her savaşta yenik düşersin" diye yazıyordu.
Irak ve Afganistan savaşlarına düşmanı kültürel olarak gerçekten tanıyarak girişildiği söylenemez. Bunun kadar ciddi fakat daha paradoksal olan ise kendilerini iyi tanıdıklarına inanan Batılı toplumların kendi dönüşümlerini ve bundan doğan askeri sonuçları yanlış hesaplıyor olmalarıdır.
Şu halde çatışmaların kısa sürmesini ve galibiyetle sonlanmasını isteyen kamuoylarında çatışmaların deprem merkezinin gittikçe yerleştiğinin görüldüğü sırada Kuzey yarımküre uzun zamandan beri demografik bir gerileme göstermektedir. Yaşlanan bir nüfusun duyarlığı askeri kayıpları kötü karşılıyor. Oysaki asimetrik denen savaşlar doğaları gereği yıpratma savaşlarıdır...
Batılı birlikler bugün düzensiz savaşları kazanabilirler mi? Hâlâ birlikte müdahale etmekte iyi mi ediyorlar? Yeni stratejiler sayesinde bugünden sonra üstün gelebilecekler mi? Bu sorular savaşın sonsuz sanatını yeniden düşünmek için bu denemenin ortaya koyduklarından bir kaçıdır.