Geçiyoruz. Hem de acelemiz varmış gibi kimsenin bizi beklemediği kimseye merhem olamayacağımız yerlere doğru geçiyoruz. Bu geçişte ne ışıltı ne görkem ne umut ne de gayret var. Bu geçiş yara almayı da yara açmayı da öğrendiğimiz önce süte sonra kana özendiğimiz ve toprağa bile yettiğimiz bir geçiş. Bir de geride kalanlar var. Bu geçişin sağalmak olmadığını bilenler. Tıpkı kabuk bağlamış bir yaraya bakar gibi geçişimize bakıp 'Sen bu yaranın kabuğusun kaşırsam kanarım düşersen ne âlâ' diyenler.
Mizgin Bulut ilk kitabı Yokuş Aksanı'ndaki öykülerle okuru şaşırtmayı ve oyun oynamayı seven bir yazar olduğunu müjdeliyor bize. Bireyi aileyi ve toplumu ele alışındaki sahicilik kendi sesini gizleyip karakterleri işitmemizi sağlayan dil mahareti ve sıradan görüneni tuhaflaştırmaktaki yeteneği ilk bakışta fark ediliyor. Yokuş Aksanı uzun süre sizinle gezecek ve unutulmayacak bir kitap.