Bu çalışmada ulusçu kimliği ve onun ayrılmaz bir parçası olan “öteki” imajını inceledik. Ötekileştirme, yani bir “öteki” yaratma kimlik üretiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Ulusçu bireyin icadı sırasında zamansal “devamlılık” ve mekânsal bütünlük (irredentist siyasetler) gibi kaygıların yanında iki tür “öteki” yaratma stratejisinin olduğu gözlemlenir. Bu “ötekiler”den ilki, Osmanlı/Türk erkeği ve bu erkeğin yönetimindeki kadın (“öteki”nin kadını); ikincisi ise yerli yabancı tüm kadınlardır. Burada tek bir istisna söz konusudur: Erkek tarafından üretilen “ideal”, yerli/ulusçu kadın. Avrupa egemen cinsiyetçi söylemine uygun bir şekilde icat edilen bu kadın, erkeğe itaatkârlık, sesini çıkarmama, ev içi alanda etkin olma ve vatana hayırlı erkek bireyler yetiştirmek gibi özellikleri ile öne çıkar.
“‘Yunan’ sözcüğü önce Persler’in ve sonra Araplar’ın ve genel olarak İslam dünyasının Antik Yunanlılar’a ve sonra Çağdaş Yunanlılara verdikleri isimdi. Yunanlılar ‘İyonya’ sözcüğünden türetilmiş olan ‘Yunan’ sözcüğünü tarih içinde (hiç olmazsa geniş bir halk topluluğunu kapsayacak biçimde) hiç kullanmamışlardır. Eski Yunanlılar kendilerine ‘Hellen’ derlerdi ve ortak bir dil ve ortak tanrılar paylaşan bir topluluk bilinci taşırlardı.” Herkül Millas