Safvet Örfî'nin 1923'te henüz Ziya Gökalp hayatta ve hatta Türkçülüğün Esasları daha neşredilmeden kaleme aldığı bu kitap Gökalp'ın sağlığında kendisi hakkında yazılmış ilk monografi olma özelliğini taşıması açısından önem arz etmektedir. Örfî'nin metni bir biyografi değil Gökalp'ı ideallerini hayata geçiren bir mübdi' olarak ele alıp onun şahsiyetinin temel çizgilerini arayışlarını bir fikir ve his adamı olarak beliren çehresini yaşadığı dönemin meseleleri arasında Plutarkhos benzeri bir içsel çözümlemenin antik tınıları içerisinde anlatmaya çalışan özgün ve bu özellikleriyle Türk milliyetçiliği literatüründe pek bilinmeyen gözlerden ırak kalmış bir deneme hüviyetini de taşımaktadır.