Erol Güngör fikriyatının en mümeyyiz vasfı onun istikrarlı ve tutarlı bir düşünce istikametine sahip olmasıdır. Bu düşünce istikametinin de merkezinde aydın sorunu vardır. Onun için aydınlar hem eleştirilmesi, hesaplaşılması gereken hem de kurucu misyonlarıyla toplumlara öncülük etmesi gereken zümredir.
Diğer birçok aydın gibi Erol Güngör de çağının bir düşünürüdür. Onun entelektüel portresini ve fikriyatını anlamak ancak yaşadığı tarihsel-toplumsal dinamikleri nazarı itibara almakla mümkündür. Çağının izlerini taşımakla beraber, Güngör fikirleriyle çağının dışına taşabilmiş bir aydındır. O kendi dönemindeki sorunlara Türkiye’nin fikrî birikimi, entelektüel geçmişini dikkate alarak yaklaşmış ve böylece geçmişle gelecek arasında irtibatlar kurmayı başarabilmiştir.
Erol Güngör’ün Türk fikrî birikimini, entelektüel zümresini önemsemesi onun ayırt edici vasıflarından biridir. Ziya Gökalp’i hem çok önemsemesi hem de bir anlamda onunla hesaplaşması bu tavrının bariz bir göstergesidir. Nitekim döneminde bu tavrından dolayı birtakım tenkitlere de maruz kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu çalışmada milliyetçilik, muhafazakârlık ve hatta yer yer İslâmcılıkla bile irtibatlandırılan Erol Güngör fikriyatı incelenmiştir. Esas olarak Güngör aydın vasfını haiz, aydın temsiliyeti yüksek bir isim olarak ele alınmıştır. Onun milliyetçilik başta olmak üzere farklı düşünce fraksiyonlarıyla irtibatlarını sürmek mümkündür. Ancak Güngör fikriyatını ve entelektüel portresini anlamak ve anlamlandırmak aydın merkezli bir incelemeyle mümkün olacaktır.