Sekiz yıl önce Deniz Gezmiş Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam kararları parlamentoda onaylanırken o üç taze yiğit delikanlıların ölümlerine kabul oyu verenlerin ortaya koydukları cümbüşü eğlenceli kahkahalı "Bu adamları asmayıp da kimi asacağız arkadaşlar?" nutuklu "Show" (gösteri)yi izlemiştim. Basın locasının hemen arkasında dinleyiciler arasında oturan "Üç baba"nın yüzlerinde donmuş acıyı da.
Ne o "Evlat acısı" ne de suç ve ceza arasındaki dengesizlik "Kabul" diye bağıranların umurundaydı. Uygarlık ve insanlık dışı acımasız bir vurdumduymazlık havası egemendi o görkemli Meclis salonuna.
Sonra da "Bize barbar" diyorlar.
Çok mu uygarız be? Emil Galip Sandalcı
"Emil Galip Sandalcı insanlık adresine gönderilmiş bir mektup gibi(dir)"
Cemal Süreya
...onun en sessiz en çetin zaferi hiç kimse olmayı başarabilmesiydi kanımca. Onu tekinsiz kılan otorite gözünde başa çıkılması en güç hainlerden biri haline getiren bu özelliğiydi. Hayatını ahlâki bir öneri gibi yaşayan nadir insanlardan biriydi. Darbeler onu sevmedi. Sosyalist değildi hiçbir sol örgütle ilişkisi yoktu ama tehlikeliydi.
Emil Galip otoriteyi huzursuz edecek bütün girişimlerin ardındaki gölgeydi. Muhteşem bir baş belasıydı.
Yıldırım Türker