logo

Alemlerin Haritası

Ürün Kodu: 9789759161316
YAYINEVİ: Sufi Kitap
₺8,34


Yine Üçüncü Mektup’u takip eden Dördüncü Mektup’ta bulunduğu üzere; Hazret-i Üstadın talebeleriyle hususi manadaki manevi ilişkisinin nasıl olduğu, sıklıkla kullandığı hayalen görüşme tabirinde ne gibi mânalar bulunduğu, Hulusi Ağabey’e açtığı mahrem sırrın ne olabileceği, Hakim, Rahim ve Vedud isimlerine olan mazhariyetinin keyfiyeti, mevcudâtın penceresiyle Vacibü’l-Vücud’a bakma tabirindeki mananın derinliği ile aşk ve şevkin nur meşrebindeki yeri ile acz, fakr, şefkat ve tefekkürün şevk ve şükür ile ilişkisi, ve Dördüncü Mektup’ta yer alan kehkeşanın halka-i kübrâsına mensup meczuplardan maksadın kimler olduğu gibi meselelere yer verilmektedir.

Nur derslerinin kendine has ikliminde geçen sohbetlerin kaleme alınmasından vücuda gelen bu çalışma, Nur Külliyatı hususunda bir “ileri okuma” metni örneği olarak değerlendirilebilecektir kanaatindeyiz.

“Ben Said’i beğenmiyorum, Said’i beğenenleri de beğenmiyorum” (Mektubat, s. 329) diyen, şahsının nazara alınmasından, kendisine bir makam verilmesinden veya zâtının merci kabul edilmesinden hayatı boyunca şiddetle kaçan ve “nefis cümleden ednâ, vazife cümleden âla” (Şualar, s. 375) esası çerçevesinde “insanların hürmet ve ihtiramından, hüsn-ü zan, ikram ve tahsinlerinden mesleği itibarıyla cidden kaçan” (Emirdağ Lahikası, s. 169) Bediüzzaman Hazretleri’nin pek yüksek manevi hal ve vaziyetlerine dair malumat, hatıralar vasıtasıyla hususi kanaldan nakledilen bazı hususlar dışında ummandan bir katre mesabesinde kalmıştır.

Üstad Hazretleri’nin telifatının umumunda Risale-i Nur'un ve talebelerinden oluşan heyet-i nuraniyenin şahs-ı manevisini çokça nazara vermesinde pek çok hikmet ve fayda bulunmakla beraber; kendi manevi şahsiyetini setr adına bir telbisten de bahsetmek mümkündür. Üstad Hazretleri'nin gerek geçmiş hayatına bakışında devamlı bir surette manevi mürşidlerini nazara vermesi (Mektubat, s. 339), gerek istikbale ait beşaretlerinde gelecek mühim bir Zatın müjdecisi olarak kendisini görmesi (Barla Lahikası, s. 104, 162) ve gerekse de bulunduğu güne dair mülahazalarında ısrarlı bir şekilde şahs-ı maneviyi nazara vermesi; hakkı hak sahibine teslim hususunda ciddi birer kadirşinaslık örneği olmakla birlikte, telbise dair şeriat ve hakikat harici suretlerin kullanılmasına ihtiyaç bırakmayan setretme numuneleri olarak da görülebilirler.

Ancak Üstad Hazretleri’nin vefatına kadar (hatta kabre girdikten sonra da) hassasiyetle gizlediği, (vazifesinden ziyade velayetine bakan, Rabbiyle halvetine ait bulunan) kendine has manevi hal ve makamatın üzerindeki tenteneli perde eserlerinin satırları arasında yer yer kalkmakta ve ifadeleri içerisinde manevi şahsiyetinin yüceliği kendini görünür kılmaktadır.

Son görüntülenen ürünler

Whatsapp Destek Hattı