İlhami Sidar, Alışkın Hüzünler’de doğduğu toprakların
ırmaklarından beslenerek daha gür bir imgelemle okurların
karşısında çıkıyor. Esatirlerin elimize tutuşturduğu mühürsüz
kimliklerden, Dicle’nin gerilen damarlarından bazen de
Ehmedê Xanî’den yola çıkarak duyumsadıklarımızı ama
anlatamadıklarımızı belleklerden silinmeyecek bir akışta
adeta dil evrenimize işliyor.
uzaklara yatırıp gözlerimi
bir hıçkırık gibi sürdüm peşimden
çocukların çarmıha gerili düşlerini
yüzüm acılar eskitiyor
bir bir çürüyor hançeremde sesler
uykularım neden örtmüyor beni
neden kanatıyor yaramı yarım kalan öpüşler
bir engereğin dudağıma geçirdiği dişlerden
kanayan ağzımda pıhtılaştı sözcükler
dilim sonsuz yalnızlığa kilitlendi
yatağına çekildi kurduğum tüm imgelerim
Editörün Notu; Alışkın Hüzünler insanı örseleyen dünyada,
dilin ve kimliklerin yıllarca bileylenip okura şiirle evrildiğini
ustalıkla anlatıyor.