<p><span style="font-size: 0.9em;">M. Sait Üçlü “ Hakikat ve Özgürlük” adlı araştırma ve inceleme kitabında, Ortadoğu'da tarihin silinmiş hakikatleri üzerinde dolaşarak hafızayı tazelemeye ve gerçeğe yolculuk diyebileceğimiz bir okumaya davet ediyor okurlarını ve ekliyor: “Ey okuyucu, bu anlatılan senin hikâyendir!”</span></p> <p><br /><span style="font-size: 0.9em;">“Ben, dağlarda özgürce yaşayan ve hiçbir egemenlik tanımayan halktım, adıma “Guti” dediler. Bir şafak vakti Zağros'ların karlı zirvelerinden sel gibi akıp lanetli Agede'nin üstüne aktım. Zulüm kalesi Agede,, bir daha dirilmemek üzere yerle bir oldu.</span></p> <p><span style="font-size: 0.9em;">Demirci Kawa'ydım. Bir yirmi bir mart Newroz şafağında ateş olup Ninova sarayını tutuşturdum. İsa yüzyıllar sonra, “Ninova yakılıp yıkıldı, kim acır ona?” diyecekti.</span></p> <p><span style="font-size: 0.9em;">Roma arenelarında aç aslanlarla dövüştürülen, Roma yollarında darağacında sallanırken, efendilerin korkulu rüyası haline gelen Gladyatör Spartaküs'tüm.</span><br /><span style="font-size: 0.9em;">Boynunda dikenli çelenk Golgota Tepesi'nde yürüyüp çarmıha gerilen İsa'ydım. Üç yüz yıl boyunca Roma köleciliğine karşı savaşan aziz ve azizelerdim. Mani'ydim, Mazdek'tim.</span></p> <p><span style="font-size: 0.9em;">Babek'tim, Ortadoğu'da mazlum tüm halkların umuduydum. Arap istilacılarının zulmüne baş kaldırdım. Halifenin ordularını yenilgiden yenilgiye uğrattım. Sonra ihanete uğradım. Önce ellerimi, kollarımı sonra bacaklarımı kestiler. Yüzüm sarardığı görülmesin diye yüzümü kanımla boyadım.”</span></p> <p></p>