Bir ulusu ulus yapan temel etmenlerden biri hiç şüphesiz o ulusun tarihinin çok çok eskilere dayanmasının yanısıra sözlü-yazılı kaynaklarının da sistemli bir işlenmeye tabi tutulmasıdır. Yazılı kaynakları sağlam ve iyi bir temele oturmuş bir ulusun hafızası da sağlam olur. Bu bakış açısıyla bakıldığında Alman dili ve kültürü de Alman edebiyatı da çok köklü bir tarihi geçmişe sahiptir. Bu dil ve kültür Cermen ırkını oluşturan eski kavimlerden günümüz Alman edebiyatına kadar kendi karakteristik özelliğini her daim sürdürmüş geçirdiği tarihi evrelerden çoğala çoğala günümüze dek gelebilmiştir. Öyle ki eski mezar taşı yazıtlarından Runik yazıdan-sihirli büyülü sözcüklere; gezici şairlerden-şövalye edebiyatının bir olmazsa olmazı olan övgü-şiirlere kadar hatta yeri geldiğinde Hıristiyanlık dinini temel alıp tarihi seyrini kutsal bir alana kanalize ederek çoğaldığı Rönesans'tan Reformasyon'dan Otuz Yıl Savaşları'ndan Ortaçağ'ın o karanlık aurasından Aydınlanma çağına Deha çağına Klasik döneme Romantik döneme Natüralist döneme Savaş Sonrası dönemden milenyuma kadar devir devir kendini yenileyerek yeni şekiller kazanarak günümüze dek gelebilmiştir.
İşte bu tarihi seyri edebiyat meraklılarına o alanda çalışan Germanistlere filologlara filolojiyi kendine meslek edinmiş genç yaşlı öğrencilere taşımak ve onlara yardımcı olabilmek amacıyla böylesi bir çerçeve metin çevirisine girişilmiştir.