İtalyan psikanalist Massimo Recalcati’nin on dile çevrilmiş kitabı Affetmeye Övgü ayrılıkların aleladeleştiği, romantik ilişkilerin çabucak sıkıcılaştığı, aşkın giderek narsizmin oyuncağı haline geldiği bir dünyaya itiraz niteliğinde. Aşkın risklerden arındırılmış, sorumluluk almaktan korkan, hazza indirgenmiş, soytarılaştırılmış kapitalist yorumunu reddeden Recalcati, aşkı yeniden düşünmek için aşkın en kırılganlaştığı âna dönüyor: ihanet ve “affetme” sorunsalına.
"İhanet ve terk edilme travmasının çarptığı aşklara ne olur? Aldatan kişi af dilerse ne olur? Artık eskisi gibi olmadığına karar veren sonra yeniden sevilmeyi ve her şeyin eskisi gibi olmasını isterse ne olur? Böyle durumlarda bağışlama gerçekten mümkün müdür? Aşkın içine tükürmeli ve insanın egoist dürtüsünün eninde sonunda onu çürüteceğini kabul mü etmeliyiz? Aşıkların vaatlerini ve sonsuzluk yeminlerini gülünç bir yanılsama, çocukça bir her şeye gücü yetme patlaması, hatta delilik olarak mı değerlendirmeli?
Psikanaliz, farkında olmadan, aşkın bir yanılsama olduğunu ve hayatta önemli olanın hazdan mümkün olan en büyük payı kapmak olduğunu buyuran yeni efendiye –kapitalist söyleme– hizmet etmiştir. Kapitalist söylem, her türlü bağı kendi sorgusuz sualsiz olumlanmasının önünde bir engel olarak deneyimler. Bu nedenle her bağ bir sınır, kapitalist söylemin başıboş makinesinin çılgın hareketine karşı bir direnç noktası haline gelir."