İlk olarak 1913 yılında yayımlanan Ay Vadisi, daha iyi şartlar altında yaşayabilmek için Oakland’den ayrılıp kuzeye, Ay Vadisi’ne yolculuk eden, işçi sınıfına mensup Billy Roberts ve Saxon Roberts çiftinin hikâyesidir.
Jack London da sosyalist devrim ve işçi sınıfı için beslediği ümitlerini yitirmeye başladığında, doğayla işbirliği yapmanın yolunu tutmuş ve zirai teşebbüslerde bulunmuştu. Bu açıdan bakıldığında Ay Vadisi, otobiyografik unsurlar içeren bir roman olarak düşünülebilir. Fakat Ay Vadisi’ni ölümsüz kılan asıl özelliği, “Jack London” deyince aklımıza gelen ilk şeyin, yani “gerçekçi anlatım”ın burada çok daha yoğun biçimde kullanılmasıdır. On dokuzuncu yüzyılın başında işçi hareketleriyle çalkalanan Oakland, Carmel’daki sanatçılar kolonisi, nihayet Roberts çiftinin aşkı ve dahası… Tüm bu temalar ve kullanılan anlatım teknikleri, Ay Vadisi’ni Jack London külliyatında farklı bir yere konumlandırıyor.