İstanbul ve Ayasofya’ya dair eserlerin İstanbul’un fethinden kısa bir süre sonra, Fatih Sultan Mehmed Han’ın (ö. 886/1481) emri ile tercüme veya telif yoluyla kaleme alınmaya başlandığı, bunun sonraki dönemlerde de devam ettiği bilinmektedir.
Bu eser, Ayasofya Tarihine dair üç risaleyi bir araya getirmektedir. İlki Fatih Sultan Mehmed’in emri ile Şems-i Harâbâtî adıyla tanınan Derviş Şems tarafından Rumcadan Farsçaya 885 (1480) yılında tercüme edilmiştir. İkinci risale, yine Fatih dönemine ait olup ismi bilinmeyen bir müellif tarafından yine 885 (1480) yılında kaleme alınmıştır. Üçüncü risale ise Sultan II. Bayezid adına Ahmed b. Ahmed el-Münşî el-Cilânî tarafından 905 (1499) yılında telif edilmiştir. Bu risaleler Ayasofya ve İstanbul ile ilgili İslâm âleminde yazılmış en eski kaynaklardandır.
Eserin inceleme kısmında bu çalışmanın temelini oluşturan üç risalenin içeriklerine göre İstanbul’un tarihi ve Ayasofya’nın inşa edilmesi düşüncesi, Ayasofya binasının inşa edileceği yerin tespiti, Ayasofya binası için malzeme toplanması ve tasarımı ile inşası, Ayasofya’nın ismi ve anlamı, Ayasofya’nın büyük kubbesinin mali kaynağı, bu büyük kubbenin inşası, Ayasofya’nın süslemeleri, Ayasofya binasının tamamlanması, Justinianus’un ölümü ve onun tahtına geçen Justinus’un saltanatı, Ayasofya’nın büyük kubbesinin çökmesi ve son olarak da İstanbul’un fethi açıklanmıştır.