Kitap Tanıtım Yazısı:
Bükrek, bin yıl önce Tanrı Ülgen tarafından yeryüzüne gönderilmiş ve kötüler kötüsü Sangal'ı yenerek uzun yıllar sürecek bir barış döneminin kapısını aralamıştı. O büyük savaşın izleri silinse de şimdi yeni bir tehlike kapıdaydı.
Ortam bir anda buz kesmişti. Tendübay’ın yanında oturan iki şaman ayağa kalkmış, odanın başköşesinde uyuyan yılan uyanmıştı. Gerginlik odadaki herkesi etkisi altına alırken, bu durumdan tek keyif alan kişi Aygün’dü. Sivri zekasıyla şamanları tuzağa düşürmüş, kılıcı Pekin şamanlarından çalanın kendi adamları olduğunu yalnızca o biliyordu. Ataman’ın eline kılıcı geçiren de yine Aygün’dü ve şimdi planının işleyişini tutkuyla izliyordu.
– Anlaşıldı, kimse bir yere gitmiyor, dedi Ataman kararlılıkla.
– Atak, vadi boyunca yüksekten uçup gözlem yapacaksın. Kim var kim yok bize bildireceksin. Ataman, sen kılıçla benim tam karşı hizamda bulunmalısın. Eğer başarısız olursam bu işi sen devralacaksın. Kurtlar görevlerinin başındaydı ve onlara güven tamdı. Pekin şamanlarının ani bir saldırı yapma ihtimaline karşı herkes tetikteydi. Mücadele kaçınılmaz görünüyordu; dostlar görevlerini anlamış, harekete geçmek için hazırdı.