Akıl akıldan üstündür elbet ama tercihler noktasında karar hep tarafınızca, ya kalbinizde ya da aklınızda sonlanır. Herhangi ikinci, üçüncü kişileri de ilişkiye dâhil etmek nereden çıktı! Sadece fikir istedik biz, müdahalenizi değil. Hop dedik. Bir ağır olun yahu… İlişkimi ele geçirdiniz neredeyse. Olmadı siz yaşayın benim yerime. Tövbe Yarabbi…
O vakit bu bizim ilişkimiz ise “Biz” ce konuşalım olmaz mı?
Sana “Beni Anlıyor musun?” diye sorduğumda sen de bana aynı frekansla ve aynı duyarsız, endişeli hislerle bakarak “Beni Anlıyor musun?” deme. “Seni anlıyorum” diye cevap ver… Yapabiliriz, buna inanıyorum… Sorunlar emek, fedakârlık, güç ve sabır ister. Zorlukların üstesinden aşarak gelinir. Belki düşerim yeri gelir. Belki dizim kanar, gözlerimden yaşlar akar… Olmadık harekete maruz kalırım, ta ki sen beni yol güzergâhımda yarım bırakmayana kadar… Ama bunca güzel yaşanan anılara, güzelliklere rağmen hemen bizi silip pes edemeyiz ki öyle değil mi?
Ben ki böyle korkak, ürkek, zayıf bir insan değilim.
Ben ki gözü kara, ben ki güçlü, ben ki duyarlı, ben ki hissiyatlı, ben ki anlayışlı, ben ki olgun ve ben ki duygusu ile kalp bütünlüğü olan karakterli bir insanım. Aynada kendime bakabiliyorsam şayet, bu kendime olan saygımdan ve sevgimden ötürüdür. İnancımdan ötürü sevda yürekli oluşumdandır.
“Kadın” isem “Kadın”, “Erkek” isem “Erkek” olmanın hakkını verebilmektir. Bana yakışanı yapmaktır.
Yok, benim kitabımda anlaşılmamak… Hadi gel karşılıklı anlaşalım…
“Hayatta mükemmel denilen bir şey yoktur…
Mükemmelliği oluşturacak olan asıl kişi kendisidir…”