Özellikle Soğuk Savaş yıllarında üretilen casusluk romanları ve filmleri, belirli bir "casus" imajı oluşturmuştur zihinlerimizde. Bu casus imajını ise tümüyle dönemin şartları belirlemiştir.
Soğuk Savaş yılları esnasında - Amerikan jargonuna göre - "Şeytan İmparatorluğu"na karşı; yani SSCB ve tüm sosyalist sisteme karşı cansiperane savaş veren ve sonuçta girdiği mücadelede mutlaka "kötülere" galebe çalan yarı - mitolojik, efsanevî bir varlığa dönüşmüştür casusluk. “007 James Bond” ise bu imajın zirve noktası olmuştur.
Ancak casusluk ne Soğuk Savaş ile birlikte ortaya çıkmış, ne onunla birlikte son bulmuş bir meslektir. Tersine, çok eski çağlardan beri varlığını koruyan ve giderek de kurumsallaşıp uzmanlaşan, son derece teknik ve kendine özgü şartları olan bir meslektir casusluk. Onu diğer mesleklerden ayıran ise kartvizitinde "casus" yazmamasıdır!