Gerek insanların kendi elleri ile birbirlerine yaptıkları kötülükler, gerek dünyanın yaradılışı gereği maruz kaldığımız, çeşitli sebeplerden zarar gördüğümüz deprem vs.. gibi olumsuz durumlar karşısında nasıl bir bakışa sahip olmalıyız ki, gözümüzün önündeki “kötülükleri” Yaratıcı ile aramıza değil de, durmaları gereken yere koyabilelim?
Hepimizin gözleri önünde Gazze’de yaşanan dehşetli hadiselere, “Nerede bir mazlum varsa orası vicdanım için öz vatan gibidir” diyen Filozof’un verdiği tepkiler ve Çaylak’ın şiddetli öfke nöbetleri ile açılan kitap, Çaylak’ın cesurca sorduğu sorular eşliğinde ilerlerken Filozof, kötülük problemini bir problem olarak görüp ona bir cevap vermek ve “teodiseleri” arka arkaya sıralamak yerine Çaylak’a bir bakış açısı sunmayı tercih ediyor. Çünkü o, cevabın, doğru bir bakış açısı ile bakmayı başarabilen herkesin görebileceği bir yerde durduğuna inanmaktadır…
Dokuz bölümden oluşan kitabın bölüm isimleri ise şöyle:
I- “Ne çok acı var”
II- “Sapere Aude”
III- Gerçeği incitmeden...
IV- İyilik problemi
V- Ya sen? Sen ne yaptın?
VI- Kötülüğün sınırları
VII- Kötülük bir nedir?
VIII- Simone Weil’in hayali
IX- Ve yer sarsıldığında
Sokratik diyaloglar sayfalar boyu sürüp giderken satırlar arasından okurun karşısına, Çaylak’ın cömertçe paylaştığı duygu dünyasına dair izler, eski bir şarkı, antik bir şiir ve Simone Weil gibi şaşırtıcı bir Felsefî karakterin de çıkıverdiği bu yedinci kitap, her zaman olduğu gibi Çaylak ile Filozof’un gerçek yaşamlarına dair tuhaf sırlar, sürprizler ve ipuçları ile bitiyor…