Her alanda hızlı bir değişimin yaşandığı dünyamızda, “çocuk” ve “çocukluk” kavramları da bu değişimden payını fazlasıyla almaktadır. Bu alandaki paradigma değişimi, matbaanın yaygınlaşmasıyla birlikte kitabın her kesimin rahatlıkla ulaşabileceği bir meta haline gelmesi ve eğitim hakkının cinsiyet ve sınıf farkı gözetilmeksizin herkes için temel bir hak olarak görülmesiyle başlamıştır. Gelişmiş toplumlarda ortaya çıkan sosyal, siyasal ve kültürel değişimler aynı zamanda köklü bir zihniyet değişimini de beraberinde getirmiştir. Toplum hayatında yaşanan bu gelişmeler “çocuk algısı” ve “çocuğa bakış” konusunda da değişime yol açmıştır. 18. yüzyıldan itibaren artık çocuklar için de gazete, dergi ve kitaplar yayın hayatına girmeye başlamıştır. 20.yüzyıl, çocuk psikolojisi üzerine yapılanaraştırmaların çocuk eğitimine de yön verdiği, “çocuk yüzyılı” olarak tanımlanacak kadar parlak bir çağ olmuştur. Bu yeni çağda, “çocuk” ve “yetişkin” doğasının birbirinden farklı olduğu; çocukların yetişkinlerden farklı bir zihinsel yapıya sahip oldukları; çocukların dünyayı görme ve gerçeklere karar vermede kendilerine özgü yöntemler kullandıkları gerçeği kabul görmüştür.