“İşgalden kurtulan memleketin neredeyse bütün nüfusu dullar, yetimler, gazilerden oluşuyor. Her yere fakirlik, ne yapacağını bilemeyiş, bocalama hâkim. Halk belini doğrultmaya çalışıyor. Ama milleti salgın hastalık gibi ele geçiren açlık, sefalet kolay ortadan kalkacağa benzemiyor. Cepheden dönen askerler ekmek derdine düştü. Çaresiz babalar, çileli analar, acıya batmış çocuklar, yetimler için savaş bitmemiş sayılıyor… Kolay değil, vatanın kalbinden bir çıban temizlendi. İngiliz ve Fransızlar başta olmak üzere vatanın, milletin namusuna musallat olan vahşiler kovuldu; görüp göreceğimiz en ağır hakaretler, sahiplerine iade edildi. Geldikleri gibi gittiler…”
Yahya’nın babası Cihan Harbi’nde şehit olur. İlim âşığı olmasında büyük etkisi olan dedesini de kaybettikten sonra evin tek erkeği kendisi kalmıştır. Fakat bu cepheye çağrılmasına engel değildir. Yahya da cepheye çağrılır ve cepheden sağ salim döner. Vatan işgalden kurtulmuştur. Ancak sonrasında yaşanacaklar bu toprağın insanlarını bambaşka imtihanlarla karşı karşıya getirecektir...
Cumhuriyet Çocuğu, Hekimoğlu İsmail’in, Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet sonrasına uzanan Batılılaşma sürecini anlattığı romanı… Âlim bir dedenin terbiyesinde yetişen Yahya’nın yaşadığı olaylar çerçevesinde Cihan Harbi, İstiklâl Harbi, Cumhuriyet ve İnkılapların halk üzerindeki etkileri; can acıtıcı gerçekler ve çarpıcı sahnelerle anlatılıyor. 1914’ten 1940’lı yıllara uzanan süreçte yaşanan çözülme, dağılma ve kopmalar; acılar, ölümler, umutlar üzerinden ülkenin panoraması gözler önüne seriliyor…