Yapıtlarını tarifleyen “Pliontanizm” (örgücülük / dokumacılık) tarzının öncüsü ve Ukrayna avangartları için olduğu kadar, halkınca da bir “kültür ikonu”. Marchuk, ortaya çıkarttığı üslûbu “Pliontanizm”i, biraz da şaka yollu olarak kendisi isimlendirmiş. İlk kişisel sergisini 1979'da Moskova'da, Malaya Gruzinskaya Caddesi'nde açan, 2006'da Roma Akademisi Bilim Konseyi'nce “Altın Kurul”a (Golden Guild) kabul edilen sanatçının eserlerindeki “ağ”lar, doğaya atıf yaptığı kadar, günümüz sanal ağlarına da göndermede bulunuyor. Yapıtlarındaki bütün ve parça ilişkisi, gördüğümüzün herhangi bir yeni varlık ihtimalinin gerilimi mi, yoksa süre giden, önlenemez bir çürümenin, tükenişin yansıması mı olduğunu bize defaten sorgulatıyor.
Bugüne kadar 100'ün üzerinde kişisel sergi açan sanatçı, rengin ve dokunun günümüzdeki “sorun” ve “çözüm” hallerine, bilinçle sınırlandırdığı, grafik bir nezaketle dengelediği paletlerindeki renkler üzerinden bakıyor. Bu yönüyle Ivan Marchuk'un eserlerinde, zamanın kendisinde eş söz ve eylem hakkı bulunan yaşam ve ölüm döngüsünü sezmek de, ışığından dokusuna, kaçınılmaz oluyor.
82 yaşındaki Ukraynalı modern ressam Ivan Marchuk'un resimlerinde hafıza, organikliği, kırılganlığı, güzelliği ve rüyadan eyleme koşan umut ve ihtimaller sağanağıyla, bedenleştikçe ömrü ve anlamlarını da çoğaltıyor. Marchuk, bir fısıltılar ormanını andırır yumaksı, düğümsü eserleriyle, Dünyanın hikâyesini bilinen ve bilinmeyen tüm boyutlarıyla tek kelime etmeden 'yazmayı' bugün de sürdürüyor. Bu yüzden, 'gördüğüme mi, kördüğüme mi inansam' dedirten şu fani hayat, onun “Pliontanizm” tekniğiyle var ettiği ilginç resimleriyle, gözümüzden geçip, boğazımızda düğümleniyor ve yine gözlerimizden, hem mutluluk, hem de mutsuzlukla yanaklarımıza, ılık ılık taşıyor. (Evrim Altuğ)