Öyle bir Dünya ki koskocaman yaşam alanı… Hepsi birbirinden farklı ruhlara, karakterlere, şekillere sahip her biri kendine has milyarlarca insan… İnsanın aklını alan renk renk, çeşit çeşit milyonlarca tür canlı… Henüz daha keşfedilememiş nice nice varlıklar…
Kafamızı kaldırıp baktığımızda ise olağanüstü bir gökyüzü; deliksiz, yırtıksız, kusursuz, tarifsiz… Tüm canlıların ihtiyacı olan, hayat veren, renksiz, kokusuz, saf, tertemiz olan suyu yeryüzüne en güzel şekilde sunan harika bir gökyüzü…
Daha da uzakta Ay, Güneş. Onların da bu yeryüzündeki sistemler için ne kadar hayati öneme sahip olduklarını söylemeye gerek var mı?..
Evet, bizim bu yazıları okumamız için onlara da ihtiyacımız var...
Peki ya onların da ötesindeki gezegenler ve yıldızlar? Görsel bir şölen oluşturmaları haricinde acaba neden orada bulunuyorlar?
İşte insanlar düşünerek, sorgulayarak, inceleyerek, bu sistemleri ve bunların kanunlarını araştıra araştıra öyle bir seviyeye geldiler ki artık gökyüzünde bulunan bu cisimlerin ne zaman ve nasıl oluştuğuna, içerisinde hayat barındırıp barındırmadığına ve yine bunlara benzer önemli nice sorulara cevaplar bulmaya başladılar. Çok güçlü bilimsel verilerle, delillerle…
Ne yani, şu anda bu yazıları okumamız için bu devasa sistemlere de mi ihtiyacımız var?! Öyle ya, böylesine mükemmel sistemlerden biri eksik olsa, bu olağanüstü düzen başka türlü nasıl mümkün olabilirdi?..
Şimdi, bunca ihtiyaçlarınız karşılandığına göre; tüm bu sistemler kusursuz bir şekilde işleyerek sizin bu kitabı okumanız için âdeta emrinize amade kılındığına göre, okuyacaklarınız gerçekten de bütün bunlara değecek şeyler olmalı öyle değil mi? Evet! Kesinlikle bu kitap “okuduğunuza değer” bir kitap olmalı!..
