İlk olarak Anais Nin'in Henry ve June ismiyle yayımlanan sansürlenmemiş güncesinde gün ışığına çıkan Nin ile Miller arasındaki yakınlığı duygu yüklü bu mektuplarda tüm çıplaklığıyla görmek mümkün. Mektuplar İsviçre'de Nin'in Miller'ın eşi June'a karşı hissettiği aşkın pençesinden kurtulmaya başladığı 1932'den ikili yirmi sene sonra Kaliforniya'ya yerleşene kadar sürüyor.
Her ne kadar farklı bir mizaç ve tarza sahip olsalar ve farklı sosyal çevrelerden gelseler de Nin ve Miller yazma sevgisi ile birbirlerinin eserlerine duydukları sadakat sayesinde bir araya geldiler. Bu mektuplar tutkudan arkadaşlığa yakınlıktan yabancılaşmaya evrilen bir ilişkinin haritasını çıkarıyor. İki yazar on yıldan fazla Amerika'da yaşadıktan sonra 1950'lerin gözüyle geçmişe baktıklarında altın yıllarının hâlâ Paris yılları olduğunu görüyor.