Botticelli’nin Venüs’ün Doğuşu başta olmak üzere pek çok tablosu ve heykeli yapılmış olan gü-zeller güzeli Venüs, Ahmet Mithat’tan sonra pek çok şair ve yazara ilham kaynağı olacaktır. Yine kadın tasvirleri söz konusu olduğunda Halit Ziya’da Osman Hamdi ve Halil Paşa, Tanpınar’da ise Matisse ve Renoir gibi ressamların tablolarına gitmek mümkündür
İngiliz sanat tarihçisi John Ruskin’in Gotik mimaride rastlantısallığı, kusurluluğu, hayatın akışını bir güzellik unsuru olarak görmesi; yine Japon sanat eleştirmeni Okakura Kakuzo’nun Çayname adlı eserinde çay odalarının mimari yapısı ve sadeliği üzerine söyledikleri, manzarada “nâtamam-lık”, yaşanmışlık ve gölgesellik arayan Ahmet Haşim estetiğini anlaşılır kılmaktadır.
Yahya Kemal ve Tanpınar’ın mimari eserlere yükledikleri anlam ise Ahmet Haşim’in pür-sanat anlayışının çok ötesindedir. Onlar estetiği, cemiyet hayatına taşımışlar ve özellikle İstanbul’u merkeze alarak bu coğrafyada vücut bulan Türk-Müslüman kimliğinin macerasını sanat eserle-rinden hareketle anlatmışlardır. Bu metinler bize; bir şiir, bir roman okur gibi mimari eserlerin de okunup onlardan haz alınabileceğini göstermekte ve tarih kitaplarında bulamayacağımız dikkatler sunmaktadır.