Çılgınca aşık olmak, güvenmek, aldatılmak ve cinselliği sorgulamak… “Bana dokunuşu, bütün vücudumu öpüşü, aynanın karşısında beni izlemesi, hepsi rüya gibiydi ve sevişirken hazdan ölebilirdik, saatlerce yorulmadan sevişiyorduk.” Her biri bir karmaşa içindeki başka bir macera gibi gelen bir kadının gözünden eğlenceli bir hikâye. “İşte biz kızlara da yaranılmıyor. Daha düne kadar öpmeye kalkanlara sapık gözüyle bakan ben, şimdi de çocuk öpmeyince “Gay mı?” diye sorguluyorum. Ey hayat sen nelere kâdirsin?”
Lise yıllarından bu yana aradığı aşkı bir türlü bulamayan bu kadın, her ilişkisinde aldatılmanın acısını yaşar. Bu acılara zamanla alışarak artık tiye alan ve kendi komik ve esprili yolculuğuna çıkan bir kadın bekliyor kitapta sizi.
“Çok seviyorum seni.” Erkek rolü yapanlarınız yok mu beni benden alıyor. Yatağa atana kadar jestler, yemekler... Seviştikten sonra “Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor.”
Çocukluğunda yaşadığı kültür ve gelenek baskısı nedeniyle cinselliği konuşmanın bile yasak olduğunu açıklarken erkeklerin ilişkileri sıklıkla cinselliğe indirgediğini ve duygusal bağlarını yitirdiğini vurguluyor. “Kızların beni bilmesine mi şaşırayım, iki kız arkadaşın grup seks yapmasına mı şaşırayım yoksa beni çok sevdiğini söyleyen adamın her fırsatta bu ortamlara girmesine mi şaşırayım?”
Aşka olan inancını yitirmişken mükemmel bir aşka dalar ancak bu da bir trajedinin başlangıcıdır. “Kaçmaya çalıştığım için daha çok sinirlendi ve saçlarımdan tutarak beni sürüklemeye başladı, ormanın içine doğru çekiyordu. Nefes almakta zorluk çekiyordum.”
Bir masalın içinde kaybolan, kendi iç dünyasında yolculuk yapan bu kadının hikâyesi sizi hem güldürecek hem düşündürecek zaman zaman da hüzünlendirecek. “Erkeklerin Yarattığı Küçük Şeytan” adlı bu roman; aşk, güven, aldatma ve cinsellik üzerine eğlenceli ve düşündürücü bazen de üzücü bir yolculuğa davet ediyor. |