Türk - İslâm medeniyetinin en önemli ve en yaygın müesseselerinden biri hiç şüphesiz vakıflardır. Vakıf bir kimsenin Allah'a yakınlaşmak amacı ile menkul veya gayrimenkul mülk veya emlâkini dinî hayrî veya içtimâî bir gayeye müebbeden haps ve tahsis etmesidir. Hayra hizmet amacı ile kurulan vakıfların iki temel unsuru vardır:
Aynı ile intifâ olunan müessesât- ıhayriyye ve bunlara kaynak sağlayan müstegallât-ı vakfiyye.
Müessesât -ı hayriyye câmi mescid han hamam hastâne İmâret aşhâne misafirhâne dârü'l-âceze makbere çeşme yol köprü gibi insanların hemen hepsinin yararlandıkları bizâtihi vakıf taşınmazlardır.
Müstagallât-ı vakfiyye ise müessesât-ı hayriyyeye kaynak sağlayan gelir getiren ve onların ile'l-ebed yaşamasını mümkün kılan taşınmaz varlıklardır.
Devlet -i aliyyede meşîhat makamına yükselen âlimler fıkhın hemen her konusunda fetvâlar vermişlerdir. Fakat en yoğun fetvâ faaliyeti vakıflar konusunda olmuştur diyebiliriz.
Ben burada daha ziyâde üç büyük Şeyhülislâmın Ebüssu'ûd ile Ankara'lı Bayramzâde Hacı Zekeriyyâzâde Yahyâ ve Çatalcalı Ali Efendi'lerin fetvaları ile vakfı anlatmağa çalıştım. Fetvâların birbirinden bağımsız birer "mes'ele" olduğunu göz önünde tutarak her birine italik harflerle fetvânın içeriğini özetleyen bir "kenar- başlık" ekledim. Ayrıca manâ ve muhtevâlarını bu günkü dille açıklamaya çalıştım. Böylece kitabın tam ve kâmil manâda olmasa bile Türk - İslâm vakıf kültürünü ve hukuk tefekkürünü yansıtan bir eser olmasını amaçladım.
H. Necati Demirtaş - Salacak - Mayıs 2019