Çocukluğunuza dair unuttuğunuz ne varsa hatırlayacak, kerpiç evlerin avlusunda tandırda pişen ekmeğin buram buram kokusunu duyacaksınız. Yitip giden fukara hayatlara yazılmış öyküsel şiirlerle duygulanacak, hayatın hiç te adil davranmadığı düzene karşı şairin isyanına ortaka olacaksınız.
Kaç zaman rüyalarımız yarım,
Uykuya hasret koştuk tarlalara
Kaç zaman tepemizde alev,
Turşu suyu içtik, çinko çaydanlıklarda
Uykulu Öküzler dönerdi, çiğ düşen saplarda
Islak saplar erir miydi?
Neydi bu telaş? bu kavga?
Gün doğmadan güne başlama telaşı!
Neydi...
Günü, yıldızlardan devralır,
Yıldızlara devredene kadar çalışırdı
Bir ömür yoksulluğa,
Oraklar, tırpanlar sallandı
Ömürler tükendi
Yoksulluk bırakmadı, yakamızı
Bir ömür, yıldızlarla nöbet tutup
Bir gün yıldızlar gibi, kayıp gittiler
Bir ömür tükettiler
………………………………………..