"Dayım hem manastır kütüphanecisiydi hem de yüksek bir din görevlisi. Geniş yuvarlak kenarlı şapkaları vardı. Bin yıllık İncil'i eline alacak olduğunda annemin iç çamaşırlarına benzeyen siyah eldivenler giyerdi hep. Dayımın deyişiyle kitap teknemizin güvertesinde Aristoteles'ten zonaya kadar her şey tamamdı."
Aynı zamanda yüksek bir din görevlisi olan manastır kütüphanecisi uzun bir yaz tatili boyunca yeğenini yanına alır. Yeğen barok tarzı kütüphanenin değerli döşemesini korumak için ziyaretçilere keçe terlik giydirmekle görevlendirilir. Genç çocuk kısa zaman sonra kendisine yeni dünyaların kapısının açıldığını farkedecektir kitapların ve kadınların dünyası. Büyülenmiş gibi kitap okumaya başlar ancak kadın ziyaretçilerin eteklerinin altına kaçamak bakışlar atmaktan da kendini alıkoyamaz.
Manastır kütüphanecisine hizmet etmekle görevli Fräulein Stark çocuğun çalışmasından rahatsızdır. Aralarındaki sessiz çekişme yazın sonunda adı konmamış bir sevgiye dönüşür.