Macar edebiyatının en özgün kalemlerinden Gyula Krúdy yayıncısına yazdığı mektupta “Çalışmam modern bir Macar romanı olmayı hedefliyor, ancak içeriği bu toprakların toprağı kadar eski... Bu romanın arkasında eski bir arzu, uzun süredir yok olan yoğun bir çabanın askıya alınmış momentumu yatıyor. Bir de beni dürten sinsi bir mezarlık esintisi: Öldükten sonra geride ne bırakacaksın?” diye yazar. Günebakan adeta peri tozu serpilmiş bir coğrafyada, sayfadan taşan karakterlerle dolup taşar. Budapeşte’den taşraya dönen hanımefendi Evelin ve dostu Malvina eşliğinde nesilleri birbirine katan bir aşkın ve efsanenin içine düşüyoruz.
"Krúdy’nin edebi gücü ve büyüklüğü idrak sınırlarını aşıyor... Dünya edebiyatında çok az kişi mitik olanı gerçekte böylesine canlandırabilir... Birkaç kalem darbesiyle seks, et, insan acımasızlığı ve umutsuzluk üzerine kıyamet sahneleri çizebiliyor." Sándor Márai
“Krúdy hayali insanlar, hayali olaylar, rüya gibi ortamlar hakkında yazar; ancak onun kişi ve mekânlarının tinsel özü şaşırtıcı derecede gerçektir, zihnimizde yankılanır ve kalbimize çarpar… Modern bir yazardır – bu sıfatın aşırı kullanımıyla ilgili pek çok sorun olsa da, öyledir… Krúdy, yirminci yüzyıl Avrupa edebiyatının en büyüklerinden biridir.” John Lukacs