Türk yenileşme tarihi açısından Tanzimat’la birlikte İkinci Meşrutiyet dönemi ve bu yenileşmenin sonuçlarının görülmesi açısından Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk evresinin büyük önemi vardır. Günümüz Türkiye’sinin meselelerinin tarihî perspektiften açık olarak görülebilmesi için dönemler, olaylar, gelişmeler, fikirler ve bu kavramların öznesi olan insan unsurunun ilişki içerisinde olduğu çevreyle birlikte çok iyi görülmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. 1880’de Osmanlı toprağı olan Erbil’de (Irak) doğan H. Nahit, 1962’de Türkiye Cumhuriyeti topraklarında Ankara’da hayata gözlerini yummuştur. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere H. Nahit, Osmanlı’nın son demlerini yaşadığı büyük devlet psikolojisinin “Türk’ü” olarak dünyaya gelmiş ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “vatandaşı” olarak, geçmişine duyduğu özlemler ve “hüzün” içerisinde hayata veda etmiştir. Irak’tan İstanbul’a gelen ve burada hukuk öğrenimi gören yazar, bu süreçte devlette resmi görevlerde bulunmasının yanı sıra hem gazete muhabiri hem de öğrenimini ikmal etmek amacıyla Paris’e gitmiştir. İçinde hep milliyetçilik duygusu taşıyan yazar, devletin çeşitli kademelerinde ve çeşitli yerlerde aldığı görevlerle birlikte, Türk fikir tarihine çok sayıda eserini hediye olarak vermiştir. Yazılarına genel olarak bakıldığı zaman, içinde yaşadığı muhitin, aldığı eğitimin ve yaşadığı olayların büyük etkisi olduğu görülmektedir. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e bazı olayları, kurumları ve fikirleri değerlendirirken, (istisnalar hariç) genel olarak devrin otoritesi karşısında eğilmeyen, dik durmaya çalışan ilmî bir tavrı vardır. Siyasi, sosyal, hukuki, tarihî, iktisadi vs. birçok konuda kalem oynatan yazar için temel mesele, Türkiye’nin çağdaşlaşma yolunda hep ileri gitmesini sağlamak adına, güçlü olabilmesi noktasında, nelerin yapılması gerektiği konusu olmuştur. Mukaddes toprak, bana mezar olmak senin hakkındır, dediği Anadolu’su onun hep kutsalıdır. Yaşanan savaşlar sürecinde Irak’ın kaybedilmesi ya da diğer vatan parçalarının kaybedilmesi onu sürekli üzerken, Avrupa devletlerinin emperyalist tavırları karşısında güçlü olmanın yolunu, genel olarak iktisada, ticarete dayandıran H. Nahit, bunu yenileşme yolunda rol biçtiği milliyetçilik düsturuyla ve eğitimden başlayarak gerçekleştirmeye çalışmıştır.
|