HER DEM ERDEM
“Sözün güzelliği, kısalığındadır” Hz. Ali (r.a.) Önce söz vardı... İlkin “Söz” ile muhatap olduk ve bir söz verdik Elest aleminde... Ezelden başlayan yolculuğumuz dünyadaki varlık boyutuna doğru filizlenirken annemizin karnında, diğer tüm duyulardan önce sesler ve sözler karşıladı bizi…
Gözlerimizi ilk açtığımızda ise sözler beşiğimiz oldu, hayatı önce sözcüklerle tanımaya çalışarak büyüdük… Ve ağzımızdan çıkan her sözün ardında dik durarak yaşamaya ve son nefeste söylenecek o sözü unutmamaya çalışıyoruz bir ömür boyu... Hayata söz ile bağlanıyoruz, insanlarla iletişimimizi söz ile sağlıyoruz. Sözle anlıyor, anlatıyor ve anlaşıyor; sözlerimizle tanıyor, tanınıyor ve tanışıyoruz.
Anadolu’nun derunî sesi olan Yunus’un dediği gibi bir “söz”ün savaşı kesecek ya da başı kestirecek kadar keskin, “bu cihan cehennemini, sekiz cennete” dönüştürecek kadar ulvi ve “ağulu” aşı bal eyleyip yedirecek kadar tatlı olabileceğini biliyoruz.
Bu toprakların hikmetli sesi Mevlâna Celâleddin’in söylediği üzere “Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz” fikriyle “söz”ün ağırlığını biliyor ve gönüllere güzel sözlerle ulaşmaya gayret ediyoruz. Dil ucuyla söylenen sözün ancak kulağa ulaşacağına, kalpten çıkan sözün ise kalplere kadar erişeceğine inanıyoruz. İki kulağımız ve bir ağzımızla, iki dinleyip bir söylüyoruz.