Sanat, güzeli ve güzelliği estetik bir şekle büründürüp aksettirme eylemidir. Şair Lütfi Bilir de kendisine yansıyan güzellikleri kalemini fırça gibi kullanarak yansıtıyor dizelerinde. Bunu yaparken süssüz, ritimsiz ama samimi, içten, darası alınmış sözleri tercih ediyor. Az sözcüğe çok anlam yükleme yeteneğine sahip olan şair, bu özelliğini kısa şiirleriyle göstermektedir. İnce bir ironiyle, yoğun söz oyunlarıyla bezeli bu şiirlerinde derin bir duyarlılık görülür:
“Demirci örsünde dövülen
akkor demirin
özlemesi gibi suyu
özledim seni.
Var mı ötesi?”
Bir sanatçı, yaşanılası bir dünyanın inşasına çalışır kalemiyle. Lütfi Bilir de dini, dili, kültürü farklı olsa da insanların bir arada mutlu bir şekilde yaşadığı bir ülkenin hayalini kurar ütopik olsa da. Bu ülke onun iç denizidir. O, geleneksel mazmunlarla bezenmiş bülbül-gül aşkını değil, daha gerçekçi, daha beşeri bir aşkı terennüm ediyor. Şiirleri; talihten şikâyet, sızlanma, yakarma, hayata küsme, ağıt değil; yaşama azmi, özgürlük ve umut yüklüdür. Ve Orhan Veli gibi rint meşrepli:
“Avarenin tekiyim
zamanım mı var sanki
seni unutmaya?”
“İçdeniz”le içimizdeki denizin derinliklerine yolculuk yapacağız.