"Bir kiraz ağacı gölgesinde bir kaç dakika dinlenmekti ömür dediğin. Dakikaları anlara bölüp; içinden yıllar, yıllar içinden mevsimler bulup çıkarmaktı.
Bahara hasret iki mevsim...
Ömür mevsiminde yokluğun ayazdı. Isınmak için hayaline sarıldıkça harlandım. Ömrüme bahar ol istedim. Yok...Gelmedin...
Aslında; ben seni papatya kokusu sinmiş ellerinden tanıdım. Ben seni, güneş olup dünyamı aydınlatan çakır gözlerinden tanıdım. Ben seni en çok dallar döken o hırçın, deli rüzgarından tanıdım. “