“Füsun Yüceer deyince her zaman gözümün önüne onun bazen çok mahzun, bazen de hayat dolu bakışları gelir. Gençti, hayata tutkundu, yaşadığı, iyi kötü her şeyin hakkını vererek yaşardı. Böyle olunca da bazen deli gibi üzülür, bazen de mutluluktan içi içine sığmazdı.
Hayalleri vardı Füsun’un, bitmez tükenmez hayalleri...
O anlatır, ben dinlerdim. Boş hayal kurmazdı. Her hayalin savaşçısıydı. İşte o hayallerinden biri de bir gün kendi penceresinden gördüğü, arada bir canını çok yakan, arada bir onu göklere çıkaran hayatı yazabilmekti.
Şimdi artık Füsun yok ama hayalleri yaşıyor. Artık onun rengârenk hayatından parçaların yer aldığı, umutlarını, hayallerini, yaşadıklarını, hissettiklerini içine sakladığı harika bir kitabı var.
Bu kitabı sindire sindire okumalı insan ki, içindeki Füsun’u görebilsin.”