Artık tamamen küreselleşmiş bir paradigma olan Batı Metafiziği’nin sınırlarını belirlediği günümüzün Çağdaş İnsani Kültürü bugün net bir gerçeklik olarak tüm unsurlarıyla karşımızdadır. Bu anlamıyla Jean Baudrillard Düşüncesi, bu gerçekliğin yarattığı krizin aslında Kutsal-Dindışı ya da Kadim-Modern ayrımı üzerinden temellenen bir sorun olduğunu bize net biçimde gösteren ve bunu aşmaya yönelik bir çözüm sunan bir yapı olarak karşımıza çıkmak- tadır. Baudrillard’ın farkı, kendisinin de içinde yetiştiği Postyapısalcı geleneği radikal bir eleştiriye tabi tutmasından kaynaklanmaktadır ve bunu yaparken de özellikle Postmodern Sanat’ı ve onun ontolojik kategorisi olan Nesne’yi kullanması, düşünürü Batı Düşüncesi içerisinde farklı bir konuma yerleştirmektedir. Diyebiliriz ki, günümüzde Kod yazılımı üzerinden artık bir Yeni Medya Sanatı ya da Yapay Zeka Sanatı’nda açıklığa çıkan Çağdaş Batı Sanatı ve Düşüncesini ve onun paralelinde oluşan Post-Human, Transhümanizm gibi yeni gelenekleri, Baudrillard’ı okumadan tüm yönleriyle kavrayabilmek olanaksızdır. Biz en azından çalışmamızda bunu vurgulamaya çalıştık ve Batı Düşüncesi’nde Kant sonrası inşa edilen Modern ve Postmodern hakikat tasavvurlarının, Baudrillard Düşüncesini merkeze koyarak, ana hatlarıyla açık bir resmini vermeyi denedik. |