“Gürbüz Demir’in ‘Kar Küreyici’ dosyası elime geçtiğinde, daha önceki şiirlerinde anlatımdan uzaklaşarak sözcüklere basa basa dizeler kurduğunu fark ettim. Bu durum şairin şiirdeki yolu ve yolculuğudur. Şiirinde ele aldığı konular geçmişin bütünlüğünü bozmadan, dağıtmadan şimdi’ye taşımanın derdini yakalamış. Geçmişe aynasıyla yaklaşan şair, ne aynasını kırıyor ne de aynasındakileri puslandırıyor. Olanca açıklığı ile sade ve estetik düzeyde dili ve dilin akışını bozmadan okuyucuya derdini yansıtıyor. Özünde ozan geleneğini de barındırarak geçmişin hesabını tutuyor. Bunu yaparken yerelliğin tuzağına düşmeden zamanlar arasında köprüler kuruyor. Ve bu köprüler öyle sağlam kurulmuş ki yıkılması da imkânsız görünüyor.
Ben’den başlayan bir öteki hesaplaşmasını da son derece zarif ve büyük emekle gerçekleştiriyor. “Taş ustaları taşları buduyor ustaya töz bana toz kalıyor”
Gövdesi ürperen insanların hesabını tutuyor ve bunu tığın ritmiyle bir hesaplaştırmaya dönüştürüyor.
Ana Kuşun Ömrü şiirinde “Annemin gözleri bir ordu gibi beklerdi bilirim/Sonra gecenin her vakti ninnileri severdim” dizelerinde şiirin temel kaynaklarından beslenerek tarihi ve trajedilerini okuyucularına hatırlatmak istiyor.
Hayata ve şiire emeğin değerinden bakan şair Gürbüz Demir, üstü örtülmüş yolları ve durakları dizeleriyle küreyici olarak çıkıyor karşımıza: Ve hâlâ orada eski kasabalarda trenler kederlidir/Kar örter bütün durakların üstünü.”