Sözlerime nerden başlayacağımı bilemiyorum. Sen asla bu yazdıklarımı okuyamayacaksın ama ben gene de sana bunları yazmak istedim.
O kadar özledim ki seni anlatamam. Sen gittiğinden beri hep bir yanımız eksik kaldı. Benim hastalığım üzüntüden iyice ilerledi. Annem perişan, öyle çöktü ki kadın. Babamı bilirsin, pek belli etmez üzüntüsünü. Ama o da senin gidişine çok üzüldü.
Ahh be Sunay, yokluğun öyle zor ki. Ölüm hiç ama hiç yakışmadı sana. Nereye gitsem senin ayak izlerin, senin sesin, senin gölgen var. Öyle zor ki hiç gelmeyecek birini özlemek. Bazı geceler fotoğraflarına bakıp sessiz sessiz ağlıyorum.
Kızma, bir de mezarlığa seni ziyarete gelemiyorum diye. Ayaklarım geri geri gidiyor hep. Ne yapayım, seni öyle görmeye dayanamıyorum. O mezarlığın önüne geliyorum ama senin yanına, diğer kardeşlerimin yanına gelemiyorum. Sizin yeriniz orası olmamalıydı. Siz çok masumdunuz, çok günahsızdınız be kardeşim.
Ama gene de çok şanslıyım, senin gibi bir kardeşim olduğu için. Hani hep soruyordun ya bana "Beni seviyor musun?” diye. Ben de her defasında diyordum ya “Kardeşimsin, tabii seviyorum.” Seni çok seviyorum canım kardeşim. Seni asla unutmayacağız rahat uyu!