Niye oluyordu tüm bunlar? Herkesin meraklı bakışları uzaklaşamaz mıydı artık? Sade, tekdüze, kimliksiz, zamansız bir şekilde yaşayıp gidemez miydi insan? Varlığının temel sebeplerine dair her şeyi yaşamak zorunda mıydı? Herkes aynı şeylerle mi yoğrulmalıydı? Düzen denilen bu kargaşa iklimi kim için düzenliydi ve bu hâle nasıl gelmişti?
Aklında dolaşan sorular yol boyu kafasını meşgul ederken karanlık sadece zihnine çökmüyordu. Yaşamın üstüne çöken karanlık bir toplumun ışıltılı hayatı için gerekli zemini oluşturuyordu. Senin karanlığın bir başkasının daha çok parlamasını sağlıyordu çoğu zaman.
Artık ne kimsenin karanlığı ne de kimseye ışıltı olmak istiyordu.