Eskiden yönetimde olan insanlar aynı zamanda kâhinlik de yapardı.
Çünkü fikir üretmek kadar kehânette bulunmak da kral olabilmek için önemliydi.
Roma’nın en ünlü hatibi, hukukçusu ve devlet adamı Cicero, felsefi derinliğini ve keskin zekâsını yalnızca siyaset ve hukuk alanlarında değil, aynı zamanda insanın doğaüstü olgularla olan ilişkisini ele aldığı eserlerinde de ortaya koymuştur. Kronik Klasikler Serisi’nin yeni kitabı Kehânet Sanatı (De Divinatione), MÖ 44 yılında kaleme alınmış ve Cicero’nun yaşadığı dönemde yaygın olan kehânet pratikleri üzerine kapsamlı bir tartışmayı barındırmaktadır.
Cicero’nun kardeşi Quintus’un savunuculuğunu üstlendiği kehânet olgusunu, kuş uçuşları, rüyalar ve doğaüstü işaretler gibi çeşitli örneklerle anlattığı bu eser, bir yandan Roma toplumunun inançlarını gözler önüne sererken, diğer yandan Cicero’nun akılcılığı ve eleştirel düşünce tarzını da yansıtır. İki kardeşin diyalogları aracılığıyla işlenen bu konu, yalnızca kehânetler üzerine bir inceleme değil, Roma’nın kültürel yapısı hakkında da derin bir anlayış sunarken okuyucusunu kehânetin doğası üzerine düşünmeye davet ediyor.
Dorukhan Sacit Nar’ın Latince aslından çevirdiği ve notlarıyla zenginleştirdiği Kehânet Sanatı (De Divinatione) insanın bilinmeze olan ilgisinin tarihsel ve felsefi arka planını keşfetmek isteyenler için zamansız bir kılavuz olma özelliği taşıyor.