Hz. Ali, “Söyle buyursun” dedi arkadaşına.
Hz. Ali, daha sözünü bitirmemişti ki, karşısında hüngür hüngür ağlayan bir kesik baş gördü. Hayalet gördüğünü zannederek gözlerini ovuşturdu. Evet, bu hayal değil bir gerçekti. İşte, tam karşısında, kesik bir baş duruyordu. Üstelik, beyaz sakallı, nurani yüzlüydü.
Hz. Ali, Kesikbaş’ yaklaştı. O sıra Kesikbaş, “Ey kahramanlar kahramanı” diyerek beyitleri sıralamaya başladı:
Duruşurdum dünü gün Allah ile
Allah adı her daim benim ile
Elli bir kez dahi varmışım hacca
Çok tımar eylemişim yalın aba
Kah yürürdüm yeryüzünde at ile
Kah çıkardım göğe mucizat ile
Kah girerdim Ademin suretine
Kah varırdım meleklerin cennetine
İsmi azam duasını bilirdim
İsa ile ben niyaz ederdim
Zerrin kalesi idi şehrim benim
Şeyh Abdullah idi ismim
Bir hub oğlum, bir hatunum var idi
İkisi de, ah dost, bana yar idi
Oğlum ile gövdemi bir dev yedi
Zalim bize merhamet eylemedi
Acaba Kesikbaş’ın Hz. Ali’den isteği ne idi? Öykünün geri kalın kısmını Cenk Öyküleri, Kesik Başın İntikamı’ndan okuyabilirsiniz!
Hazırlayan: Beyhan Demirci
Resimleyen: Reza Hemmatirad