Şule sözlerine kaldığı yerden devam etti:
“Bakın Murat Bey, bu toplum yüzde doksan dokuzumuz müslümanız der ve bu ülkede .... Vakfı Yatılı Kur'an Kursu'nda kırk dokuz tane dokuz-on yaşlarındaki erkek çocuğa oradaki din görevlileri tarafından tecavüz edildi. ... Vakfı'ndaki olay kamuya yansıyanı; yansımayan ne kadar daha bu tip olay var Allah bilir. Hani az önce siz, toplumumuzun bünyesi böyle şeyleri kaldırmaz dediniz ya, o küçücük erkek çocuklar Kur'an Kursu yurtlarında mağdur edilirken siz yüzde doksan dokuz müslümanlar neredeydiniz ve hangi tepkiyi koydunuz? Sokağa mı çıktınız, yürüyüş mü yaptınız, eylem mi koydunuz? Hayır, sadece seyrettiniz. Ateş düştüğü yeri yakar Murat Bey. İllâki çocuğa taciz ve tecavüzler kendi çocuklarınızın başına geldiğinde mi ciyaklayacaksınız, bu mu müslümanlık!”
Murat, afalladıkça afallıyor ve Şule'ye vereceği mantıklı bir cevap bulamıyordu.
