Bu kitapta ilki 1848 ikincisi 1876 tarihli iki novella bulacaksınız. "Kırılgan Bir Yürek" yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki can dostla tanıştıracak sizi. Belki bir hiciv tınısı sezinleyeceksiniz başlarda ama sonra derin devası olmayan bir trajediyle karşılaşacaksınız. Hayattan mutluluğun kırıntılarından başka bir şey beklemeyen insancıkların hikâyesi bu; öyle açlar ki buna saadet elle tutulur hale geldiğinde ne yapacaklarını bilemezler fırtınanın dalgaları arasında boğulup kaybolabilirler... "Narin" ise gencecik karısının cesedi başındaki bir adamın gelgitli vesveseli sözleriyle seslenecek size. Zavallı bir adam bir "insancık" ama öte yandan karısını ölüme sürüklemiş bir iktidar düşkünü. Çünkü bütün "insancıklar" gibi kendisi iktidarın yükü altında ezilir horlanır aşağılanırken tek amacı kendi küçük iktidarını kurmak. Kim üzerinde? Gücü en çok yettiğine genç karısına. Goethe'den dizeler okuyabilecek kadar entelektüel ama başka bir hayatın varlığını düşünmemiş bile varsa yoksa kendi iktidarı. Bu novellada dikkatinizi çekecek başka bir şey daha var: karısını ölüme sürükleyen adam Dostoyevski'nin genelde vazettiğinin tersine teslimiyete değil isyana kapılacak sonunda: "Beni emrine itaat ettirecek gücün var mı ki senin? Kör karanlık neden parçaladı her şeyin en değerlisini? Sizin yasalarınızdan bana ne artık? Ben sizden değilim."