Hikâyemiz buz gibi bir gecede başlıyor...
Laylee annesi ölüp de hayaleti ona musallat olana ve babası da yas yüzünden aklını kaybedene kadar mutlu bir hayat sürüyordu ama Kışkent'te ölüleri Öbürdiyar'a hazırlamak için gün ağarana kadar bedenleri ovalamak ruhları zaptetmek ve son yolculuklarına uğurlamak artık onun sorumluğundaydı.
Gitgide artan yalnızlığı bir yana aşırı çalışan elleri kaskatı kesilmeye ve tıpkı saçları gibi renklerini kaybetmeye başlamıştı. Kapkaranlık ve fırtınalı bir gecede bembeyaz bir kız ve taşı bile ikna edebilecek bir oğlan evine geldiğinde Laylee neredeyse pes etmek üzereydi.
Örümcekler ve böceklerden oluşan ordusuyla Benyamin de aralarına katıldığında Kışkent ruhların istilasına uğramadan önce bu dört çocuğun büyünün ve arkadaşlığın iyileştirici gücünü keşfetmesi gerekecekti.
★