Jack London 1912 yılında İngiltere'de London Magazine'de yayımlanmaya başlayan Kızıl Veba yapıtıyla "kıyamet sonrası" edebiyatın öncüleri arasına girmiştir. Nüfustaki bilim ve teknikteki ekonomideki sıçramaların büyüsüyle gözlerin kamaştığı bir çağda yazar uygarlığımızın kırılganlığını anımsatır. Yapıtı milyonlarca insanın doldurduğu şehirlerin ve kırların ıssızlığa teslim oluşundaki hızı bütün çarpıcılığıyla ortaya koyar. Yalnızca nüfusun değil bilginin üretimin hatta dilin yitirilişi eski uygarlıkla köprü olan bir profesörün gözünden yeni insanlığa anlatılır. Peki yeni insanlık bu ihtiyara kulak verecek midir? Kızıl Veba'da yirminci yüzyılın başından yüz yıl sonrasına 2010'lar dünyasına bakan Jack London'ın öngörülerindeki keskinlik kitabı bir klasik olmanın ötesinde günümüz için hâlâ canlı bir eleştiri kılıyor.