Birçok insan için biyolojik cinsiyet, toplumsal cinsiyet rollerine uzanan bir yolun başlangıcıdır: Doğar doğmaz kız çocuklarına pembe, erkek çocuklarına mavi giysiler giydirilir; oyuncak mağazaları kızlar için pembe ve feminen, erkekler için mavi ve maskülen oyuncaklarla doludur. Büyüme çağında kızlardan güzel ve narin, erkeklerden ise sert ve atletik olmaları beklenir; kızlardan ev işleri ve çocuk bakımını öğrenmeleri, erkeklerden ise para kazanacak donanıma sahip olmaları talep edilir. Yetişkinlikte ise kadınların iffetli davranışları makbulken erkeklerin çapkınlıkları ve risk alma davranışları doğalarının tek bir öğesine, testosterona atfedilir. Peki ama bu sözde cinsiyetler arası farklılıkların sebebi tek bir hormon, testosteron olabilir mi?
Elbette hayır. Psikolog Cordelia Fine, cinsiyet algısına dayanan bu büyük kültürel yanılgıyı evrim, psikoloji, nörobilim, endokrinoloji ve felsefeye dayalı feminist bakış açışıyla ele alıyor. Günlük hayattan örnekler ve bilimsel araştırmalarla Kral Testosteron görüşünün artık bir sanrıdan ibaret olduğunu gösteriyor ve testosteronun erilliğin hormonal özü olmadığını savunuyor.